7 Temmuz 2010 Çarşamba

AY-GÜNEŞ-ARZ ve BAHRİ MESCUR ÇEKİM GÜCÜ: Ruhi vücudun örtüsü fizik bedendir. Buyrulan”suyun örtüsü esire-bahri mescura ayın etkisi sebebi ile meydana gelmiş bir olaydır”. Bilindiği gibi MED ve CEZİR SULARDAKİ ve ARZDAKİ GEL GİT OLAYLARINI AY KURGULAR. AYIN ÇEKİMİ yalnız SULARDA OLMAYIP KARALARIDA ÇEKTİĞİ BU GÜNÜNÜ İLMİ ile BELİRLENMİŞTİR. Bir dehşet olayki bu çekim gücü ile yer küre 50-55cm yükseldiğinden haberimizin olmayışıdır ama bugünün ilmi cihazları ile ölçümlenmekte. Su cisim olduğu için çekim kolayca olur düşünülsede katı cisimde karalar nasıl çekilir Sorusuna cevap ilmi tetkiklere göre atmosfer etkisine göre karalarda yumuşak olduğu esiri sisteme göredir. Hatta yumuşak karşılık vermektedirki çekim gerçekleşsin.
Buyrulan”Ayın üzerinde olan setresi(çekim gücü)küreyi arz ve külliyeyi şemsten(güneşe tabi olan gezegenler ve ne var ise hepsi) hasıl olan tedvir(döndürmek, idare etmek)müessire yahud tedviri merkeziye ve harekatı ihtizaziyedir. Eğer bunlar olmamış olsa kamerin esire olan tesiratı muattal olur. Bunların her birerlerinde faal esirden iktibas olunan hayat kevne Salih bir sıhati umumiyedir. Allahu alem bunda müessir olan ziyayı şemsin küreyi arz üzerindeki tesiratı müleccelesidir ve hayat memat (ölüler ve dirilik)bu müvellitlerden(husule getiren, doğuran)tevlit eder(sebep olmak). Ama ruhun yahud hayat seyalının tehareti telvisat(kirli) bedeniyeden mağdut olan, gayrin hukuki ile telvis(kirlenmemek) etmemektir”. Bunlara örnek ayet; Müdessir 4.”ve siyabeke fetahhir”,(elbiseni temiz tut)ve yine Müdessir 32. ”kella vel kameri”v(hayır, hayır ay hakkı için). Buyrulur”Burada VAV’i mustağile KEL LA’daki KEF(atayı sıfat)ile LAM(Lamül istiğdat),Lamül vesileyi yahud Lam’ül ilmi tesahhub(sahib çıkana) edene KEF(sednetül seb’a)’den kevnin risaletini müşahede etti. Zira”KAMER URFEN BİR RESULDÜR BAĞZI HALATTA TESİRİ VARDIR(halat bir birbirlerine teyze gibi yakınlığı ile). Bir şeyin fena ve helakını mucib olduğu gibi sürati telvin (renk verme) gibi ef’al müteessirede dahi bulunur. İnsanın vücudu
dahilinde bile kamerin tesirat ve muamelat mahsusası olduğunu ve birçok şeylerde fena(yok olma)ve helakaküm tebdil teğayyuratın(değişiklik) tahvilat kamer ile husule geldiğini ashabı tetkik müşahede eder”buyrulmuştur.
KAİNAT GÜNEŞ, AY, YERKÜRE BİRLEŞİK ALANLAR içinde BİR BİRLERİ ile İLİŞKİ ve KURGULARI VARDIR.
KAİNAT ya HEP veya HİÇ BÜTÜNLÜK FERMİLASYONLARI ile BİRLİKTE ÇALIŞIRLAR. Müdessir 4.”kamerin (ayın)üzerindeki seteresi”. Sağdadi ilimle anlıyoruz ki; KELLA’daki LAM istiğdatdır. RET oluyorum gibide olsa kendimi atayı sıfat(KEF) vücud olarak belirlemenin istiğdadını düşün! Şöyleki”lamul vesileyi yani istiğdatının bir ilmü ledün ilmine tesahül sarhi çekmeklimiz ile dünyaya geleceğimizle”sednetül seb’a dan (KAF)kevnin risaletini müşahede ettiğimizdir”buyruğu ile Sednetül seb’a; Dünyaya mürselin olarak gelişimizde İLKİYAT KEVNİ YAPI OLARAK GÜNEŞ’den, AYA’mı ZİYAYI BEDEN OLARAK arza çalışacağız. Bunlarki ilim, irade…vasıflarıdır. Görmeninde mana soyut vücudu vardır. Bu anlayışda bu sedenat titreşim mana 7’li soyut değerler ne güzelki esasta ruhi vücudumuzun oraca mana maddeleridir. Bu değerler ruhi vücud kurgulamasında her insan ve mahlukatın üzerine konmuştur. Gözün var görmesi de var, görmeninde insan olduğunu yazarız.
Yine“sedneyi seb’adan(KAF)kevnin risaletini müşahede etmekliğimizdir”buyrulmuş. Kevnin risaleti olduğu beyan edilmiştir. Şöyleki İNSANIN ZİYAYI VÜCUDU GÜNEŞDEN ARZA GELİRKEN İLK UĞRAK YERİ
KAMER yani AYDIR. AYIN IŞIĞI YOKTUR, GÜNEŞDEN GELEN ZİYALAR, RADYOSYON FOTANTİK DEĞERLER AYA AKS ETMİŞTİR. UNUTMAKİ GELENLER IŞIN HALİNDE SENLİĞİN idi. O zaman AY’da BİR RİSALET VAR! RİSALET; Birisini bir vazife ile bir yere göndermek. İşte bu anlamla kevnin risaleti olan AYIN VAZİFESİ; AYA GELEN IŞIN BEDEN İNSANLARI RİSALETİ ile DÜNYAYA ŞU’UN ZAT olarak BABA BEL KEMİĞİNE IŞINLAMASIDIR. ”zira kamer urfen bir resuldur” buyrulur. URFEN: Işıklı mürselat güç. Bu olayda yine mürselattan GÖNDERİLEN IŞINLI GÜÇ atayı esmaya istinatlıdır. Ziyayı beden insanların gücü yaratıcılığı ile aydan babaya gönderilişi ayın risalet hali ile ziyayı insanları bir yaratıcı vasıf ile gönderdiğini ay yapıyorsa şu gizemli saltanatı kim? Düşün.
SIR: Güneşin ışınları ayın örtüsü-setresi olduğu ile ayın çekim gücü güneşden aldığı bir ışın gücün
etkisi ile olduğu ikili birliğin dehşetidir. Güneşin ışınları ziyayı vücut insan olduğuna göre, ayın küreyi arzın peyki oluşu ile arza tabi kılınışı üçlü değer birliğin en azından bir ifadesi.
Buyrulan”Küreyi arz ve külliyeyi şemsten hasıl olan tedvir”. TEDVİR; Döndürmek, idare etmektir. GÜNEŞE TABİ OLAN GEZEGENLER ve SİSTEMİMİZDE NE VARSA HEPSİ GÜNEŞİN IŞIN DEĞER VARLIĞININ UYUMU ve BİRLİKTELİĞİ ile HAREKET ETMEKTEDİR (ışınlar sizliğiniz idi). Buyrulur”tedviri müessire yahud tedviri merkeziye ve harekatı ihtizaziyedir”ve anladımki tedviri idare olunuş güneşin bu olgulara müessir oluşu tesir edişi uyumu içinde tedviri merkeziye olduğu ile her şeyi ay ve küremiz dahil olduğu şekli ile zelzeleyide titreşim kabullendiğimizde arzdaki zelzelede güneşe tabi oluşu ile meydanı zuhurdadır. Güneş bazı kere tutulduğu anlamında ayın, güneşi kapaması güneşe daha yakın bulunuşu ile titreşim çoğulu ile karşılıklı bulunuşları zelzeleyi titreşim bir hayati oluşum dengesidir. Bu ikili kendi hareket isteyişleri ve bazen fark edemediğimiz zelzele şiddete tabi kılınışı ile belirlendiği yine insana ait bir olaydır. Şurası bir gerçekki bu titreşimler her an mevcut olduğu bilinen bir keyfiyettir. Yine buyrulur ”eğer bunlar olmamış olsa kamerin(ay)esire olan tesiratı muattal olur”. Yani”Bunlar olmamış olsa”. “bunlardan” kast ettiği nedir? Kainat olgu içeriğindeki güneş, ay, arz diye belirlesek. Bunlar ne olurki insani varlığın yanında. Hepsinin en azından hizmeti insan içindir ve insandandır. Ayın esire olan tesi-ratı varmışki olay ve cisimler muattallıktan(kullanılmaz)kurtulmuş olduğudur. Şu gecelerimizin salta-natı benliğimiz ay esire tesir edişini bilen yoktur. Peki esir nedir? Bahri mescur diye tarif edilir. Fezayı sonsuzluğun bir bölümü esiri alemdir. Veya evrenler fidanlığı imiş. Kainat oradan filizlenip kendini ye-rine göre belirlemesi ayın esire etkisi ile oluşunu bir düşün ve Hayatı mecuğle yani gizli hayat denge-lemelerine bir bak! Dengeleyen, kendine en iyisi bir bak her şey sana nispetli bir hayat yaşadığıdır. ”Güneşki bir anlam alan mekan olarak cennet olsa revadır”buyrulmuş.
SIR: Sistemlere bak kendin için var olmuşlarsa, DÜNYA ÖTESİ VARLIĞININ CENNETİNİN BİRİDE DÖNÜŞÜN DE GÜNEŞ OLACAĞI ve ÖTESİNE GEÇECEĞİNDE MÜJDELER ARASINDADIR.
Sahifeyi istiğdadınla oradada zuhurda olan senliğindir vücudu muktesebenle. Yeryüzü halifeliği yine senliğin ise yer yüzünüde senliğin ile kurmuşluğundan haberin varmı? Hakka halifeliğinle bir olayki zelzelede senden tevlid etmektedir. Bunlar esire ayın tesiri idi. Yine esire bahri mescur deyişimizin bir sebebide bahri mescurki alevli deniz anlamıda vardır.
AY yer küreyi bütünü ile çektiğinden arzın merkezindeki alevli denizide çektiğidir yani mağma taba-kkatına”mai defik”tazyikli su gibi düşünürsek oraca bir gerilim vardır. Arzın yükselti dağlarını ilk he-def olarak ayın şiddetli çekimine karşıt kalan dağlardan volkanlardan fışkırması. Mağmayı ilk ayın çe-kimi dağ olduğu için yer sathında mağma fışkırmadığıdır. Biz buna“yanardağ”tabiride kullanmışız. Bu anlayışla esire nispet ettiğimiz bahri mescuru yani”alevli denizleri”de esiri anlam ile tarife getirdik. Demek olduki mağma tabakasıda esirden madut ve esire tabi ise”Ayın çekim uzantıları olmasa idi ha-yat battal olurdu”buyruluyor. Bu iddifa(mağmanın fışkırması)arzın bir nefes alması olayını gerçekleş-tirdiğidir. Bir anlamıda arz yeni bir hayata kavuşması, kendini yenilemesi, ziyayı beden halin manayı da kurguladığı ile arzın insana tabi oluşu ile arzda kendini canlı olarak yenilediğidir. Ziyayı vücut insa-nın enerji bedeni güneşden ışın halinde çıktığı ile aya tesirini ilkiyet kabul etsek ayın çekim gücünü güneşden aldığı ile(benliğim ile)vazife başında oluşu hayretlerimizdir. Zelzele olayıda bu bütünlüğün bir parçasıdır. Arz olmasa idi zelzele olurmu idi? İlmi anlayışlar ayın dünyadan koptuğunu söylüyürlar. O zaman ayın arzdan farkı ne olabilir. Tevhidi birlikteliği ayrı ayrı mekandada olsa yaşamakta bir bü-tünlüktür. Amerika ve Afrika kıtalarıda bir arada idi bir kopuşla ayrı görüntü vermektedir. Böylece bü-tüni olay zelzelede dahil güneş ışınları ile aidiyeti güneştir, ziyayı insandır bir boyutta! Şöyleki bütüni kürelerin insana müşabik bir benzerliği ile sarf ettiğini yerine koyar. Yoksa her şey helak ve muattal olacağı aşikardır.
Dünya nizamında güneş ay ve arz var bunlar üçlü gibi görünssede tevhidi birlikte vazife almışlardır. Güneş tutuldu diyelim. Güneş tutulmuyorki güneş kendi yörüngesinde devam ediyor tutulmuş değildir ay ise ondada bir tutulma yok yörüngesinde devam ediyor. Yine tembihli zamanda ay güneşle karşı karşıya gelmiştir. Ay ışığını güneşden aldığına göre bu durumda güneşden gelen dik dipole ışınları aldığı için(yatık değil dik)ay şiddetli bir ışın şarzı içinde bulunduğudur. Bu güçlü zaman tembihi içinde şarz oluşunun ilmi sebepleri ise ayda bir çekim gücü mihraklanması ile ay aldığı bu şarjlı gücü ile kazandığı güneşden aldığı ışınları 2 yönlü icraya giriyor. Şöyleki ayın aks ettirdiği insanların bir yönü ta esiri bahri mescuri aleme ulaştırıyor. Tepkisi ile bir yönünüde arzımızın mağma tabakasına tepkisi veya etkisi ile ulaştıryor. Ayın bu olayda kazandığı çekim gücü med ve cezir çekme-itme gücündedir.
Zahiri manada ay gecelerimizi aydınlatıyor dersek çok dar bir anlayış. Gökteki ay boş yeremi konmuş. Bu işi sadece güneş yapmış olsa bu bir birlikteliğin ifadesini şöyle açıklayabiliriz. Ayın vazifesi olarak ay çekim ve itecekle vazife alışı ile denizleri ve dünymızı 55 cm çektiğine göre bu çekimi şarzlı hali ile dünyaya gönderdiğinde dünya yapısı sivri dağlara ilk önce çarpıyor sonra sathına eriştiriyor(yıldırım da sivri yerlere düşer). Olaya devamla arzımızın mağma tabakasına kadar çekim ve itme gücünü oluşturuyor. Tesir-etki, tesir fiziği ve ilahi kanun gereği ayın ışınları dünya sivri dağlarına tesir ettiği ile. Mağma tabakasındaki etkisi karşı tesir ile arzdaki o ateşin deniz aksi tesiri ile mağmayı yine arzın tepelerinden fışkırtıyor, yanardağlar bu anlamdadır. Arzın sathında bu fışkırma olmamıştır. Olay anlaşıl-mış oluyorki ayın ilk tesiri ışınları dağlara olduğu ile mağmayı çekmesi ilk tesiri yere çekmesi ile mağma fışkırıyor. Tesir aksi tesire eşitliği alan ve mekandada kendini dağ sırrı alanlarında belirlediğidir, böylece çekim alanınıda belirliyor.
SIR: Şimdi düşün ayın çekim gücünü yalnızca denizlerimi çekiyor? Olay tek kanunla icra edildiği için
İNSANIN BEYİN SUYUNUDA FARKINA VARMADIĞIMIZLA ÇEKTİĞİDİR. Nizama bir bak beyindede çekim aynı olduğu halde arzı, denizi çektiğinde bizlerde dünya üzerinde olmaklığımızla arzı çektiğimizde bizide çektiği için farkına varamıyoruz. Dünya dönüşümü dünya ile beraber döndüğümüz için farkına vara-madığımız gibi oluyor.
AY YER KÜREYİ BÜTÜNÜ İLE ÇEKTİĞİNDEN ARZIN MERKEZİNDEKİ ALEVLİ DENİZİDE ÇEKTİĞİDİR. Yani mağ-ma tabakatına ”mai defik”tazyikli su gibi düşünürsek oraca bir gerilim vardır. Arzın yükselti dağlarını ilk hedef olarak ayın şiddetli çekimine karşıt kalan dağlardan volkanlardan fışkırması MAĞMAYI İLK AYIN ÇEKİMİ DAĞ olduğu için YER SATHINDA MAĞMA FIŞKIRMADIĞIDIR. Biz buna“yanardağ”tabirini kullanmışız. Bu anlayışla esire nispet ettiğimiz bahri mescuru yani”alevli denizleri”de esiri anlamla tarife getirdik. Demek olduki mağma tabakasıda esirden madut ve esire tabi ise”ayın çekim uzantıları olmasa idi hayat battal olurdu”buyruluyor. Bu idifa(mağmanın fışkırması)arzın bir nefes alması olayını gerçekleş-tirdiğidir. Bir anlamıda ARZIN YENİ BİR HAYATA KAVUŞMASI, KENDİNİ YENİLEMESİ. ZİYAYI BEDEN HALİN ile MANAYIDA KURGULADIĞIN. ARZIN İNSANA TABİ OLUŞU ile ARZINDA KENDİNİ CANLI OLARAK YENİLEDİĞİDİR. Ziyayı vücut insanın enerji bedeni güneşden ışın halin de çıktığı ile aya tesirini ilkiyet kabul etsek. Ayın çekim gücünü güneşden aldığı ile(benliğim ile)vazife başında oluşu hayretlerimizdir. Zel-zele olayıda bu bütünlüğün bir parçasıdır
Bu fizik kanunları arasında 4 güç bizi çevrelemiştir. 1-Nükleer güç yani atom çekirdeğindeki güç bu ufacık atomik güçle dünyayı bile yıkar yok ederiz, 2-Elektro manyetik güç, 3-Zayıf güç. Bu üçlü atom bünyesinde vazife başındadır,4-Çekim gücü ve atomun dışında haricindedir. Çekim gücünün güçlerden ayrıca bir gücü varki nerdeyse sonsuza ulaşıyor ve çekiyor. Onun için AYIN ÇEKİM GÜCÜ MAĞMAYA KADAR ULAŞIYOR. Acaba bu çekimde çektikleri ile beraber nice nice zelzeleler oluyorki farkında değiliz mağma hareketi geçip dağdan fışkırmasındaki o müthiş hareketinde zelzeleler vardır. Şimdi aymı, arzdır ki zelzeleleri meydana geliyor yoksa güneşmi? Ve dahi güneş tutulması ile ayın alakası yokmudur?
Yazan:M.Eski
Derleyen:Sevim

Hiç yorum yok: