7 Temmuz 2010 Çarşamba

BURAK-BERK YARATICI GÜC MELEKATLARI ve MİRAÇ: Buyrulan”Ubudiyet ve rububiyetiyle kevinde tasarrufu esmayı makus olan halete ve o zevke BURAK denir”. Bizim BİNMİŞ OLDUĞUMUZ BURAK ise HUZURDAN hasıl olan bir NURDUR. Biz buna şevkdeki BERK ve BURAK deriz. İsra 1.”subhanel lezi esra biabdihi leylen”. Semavi ve vücudi katmanların letaifi zevki burak’ ında kendimizi buluruz. Burak, At diye tarif edilmiştir. Rububi anlayışla TASARRUFU ESMAYA yani YARA-TICI GÜCE MALİK ve MAKUS olan HALETİ YAŞANTI. Bir ŞERKİ IŞINLAMA, LEZZETİ MANEVİYE- BERKİYE BURAK denir. ”Rakip”olduğu buraktan şüphemiz yoktur. SOYUTİ MELEKAT MELAİK GÜÇLERİN YARATICILIĞINA ”Burak”denen ZEVKE siz ister MELEK deyin. Biz ZİYAYI VÜCUT İNSAN yani MEZAHİRİL VÜCUT İNSAN deriz. Sednetül esmaya matlup olan ubudiyet ve rububiyet yani kul ve mevlası ile alemi kevinde hazretül esmanın müntehası bulunan RE’den KAF’vardı. ”Biz onun havlini mübarek ettik, etrafına kim gelirse onun için mübarektir”. Hz.Muhammedin bindiği bir güç, miraç olayın da resulullahın göklere yükselişine taşıyıcı kanatlı melek gibi bir at Burak’dır.
Fiziki olarak bir güç varsa, onu taşıyan ayrıca bir güç daha vardır. Bir insanın cephelerinden olan kulluk vasfı ile alemi rububiyet keyfiyeti vardır. Bu gücü ile insan kevni sistemlerde tasarufu esmaya makus olması bir sentezdir. Yani YARATICI GÜÇLERE İNSAN CEPHE OLARAK KARŞIT veya MAKUS OLURSA FİZİK YÖNLÜ BİR GERİLİM ÇARPIŞMASI olur ki neticesi bir HADİSENİN veya bir CİSMİN MEYDANA GELMESİDİR. Bu çarpışma olaylarını yapabilmek ve anlamak için ışık hızı sürate ihtiyaç gösterdiğinden hızlandırıcı denen 90km. boyunda yer altı manyetik aletlerle(sıklatron)deneylenmiştir. Bu OLAYI İNSAN KENDİ ÜZERİNDE ALDIĞI BİR MANYETİK HIZLA GERÇEKLEŞTİREBİLİYOR yani tasarrufu esmaya maküs olursa, BURAK gibi TAŞIYICI GÜCÜN ZEVKİNİ HALİYLE YAŞAR. Bu olay MELEKÜTİ, MELEKAT OLAYLARDIR. ATA BİNMEYE LÜZUM BIRAKMAZ. Hatta ZAMAN ve MEKANI YENEREK bu OLAYI ÜZERİNDE GÖRÜR. İşte bu ZEVKİ OLUŞUMA BURAK denir. BU ZEVKE ŞEVKDE denir HUZURDAN HASILolan BİR MAYALANMA OLAYIDIR. LETAİFLERİNLE KENDİNİ BU HALETİ YAŞANTINDAKİ BİNDİĞİN İŞTİYAKİ ZEVKİNLE OL ki GÖKLERİ AYAĞINA GETİRESİN! İsra 1.“subhaniye”sindeki kendinizin İKTİDARI NİSBETİNDE TESBİHİ ZİKRİ HAMDİ LETAİFİNDE MESCİDİ AKSANIN etrafını(havlini)MÜBAREKLEYEREK, yakine İLKA EDECEK bazı SUBHANİ ayetlerle MİRACI İNSANA BELİRLER. Bu durumda MESCİD ve MESCİDİ AKSA FİZİK BEDENDE LETAİFLERİ ile oluşur. İşte bu ANLAYIŞ ve ZEVKİ SEZİŞE giren ZAT Hz.RESULLE GÖRÜR, ONUNLA İŞİTİR, onun için LEYLEN(gece)URUCİ YÜKSELİŞ KUR’an TARİFİNDE MESCİDİ AKSA ve MESCİDİ HARAM ifadesi bulurki YAKİNİ OLAN KİŞİLER BUNLARI KENDİ VÜCUDUNDA BULUR. (Letaifi kalp ve letaifi ruh bölgeleridir)insanda tasarruf eden letaifi bedenin yanısıra, görmesi işitmesi ve gerekse diğer azayı uzviyetler olsun esasda kendinden zuhur anlayışı yükseltisi kendisi oluşudur. ”veiz aheze”ile yani MUHAMMEDİ MİRAÇLA, BEDENİ LETA-İFLERİNLE MİRACİ YOLUN, taa ZATÜLBAHTE ULAŞMASINDAKİ MİRACİ GÜNLERE BEDENİ LETAFETİNLE BAK! Ve GECELERİ BAKİ SALATI TEVECCÜHÜN yani HAKİKAT NAMAZ ki buna lisanı ilahide NÜBÜVVETİ MUTLAKA denir. BÜTÜNİ İNSANLIĞIN NÜFUSU KÜLLİYENİN(AYIN-İnsanların ruhi alemdeki topluluğu)MİRACI MUHAMMEDİYEYE TEVECCÜHÜNDE NÜBÜVVETİ MUTLAKAYA ERMİŞ OLASIN. İşte bu YÖNELİŞ TEVECCÜHÜNDE MESCİDİ VASFIN, seni MESCİDÜL AKSADAN, MESCÜDÜL HARAMA NÜZÜL ETTİRMEKTEKİ HALİN LETAİFLERİNLE OLACAĞIDIR.
Sizde bu oluşum bir ayeti olay olduğundan”linuriyehu”. Bu Kur’ani kelimeden istifade gelecekte bir ayetin sende belirlenmesine seninle Hz.Muhammed(Sav) muntazırlardır(bekleyen-gözleyen) ”ve sah hareleküm mafissemavati vel arz”ayeti ile olursak bu letaifi bedenlerdeki duyuşlara sema olan bede-ninde yazmaya sema olan lisandır. Demekki BURAK SENSİN! Bir de YAPTIĞIN İŞLERLE TAŞIDIKLARINA BİR BAK! BİR ERKEK olarak ÜZERİNDE SONSUZ SAYIDA TEKVİNİ SUĞRA İNSANCIKLARI SPERM HALİNDE TAŞIMANDIR. İNSANDA NE YOKTUR ki BURAK SEN OLMAYASIN! Seni SENDEN BAŞKA veya SENDENLİKLERİ ancak SENİNLE SEN TAŞIRSIN. Bu anlayışlar ile“SUBHANELLEZİ”sırrı esra”ALLAHLA BERABER YÜRÜYEN” anlayış sezer tabiî ki MİRACI ile. Peki her şey fani baki olan nedir? Şu dünya fizik bedeninden gaye nedir? ”Kül li men aleyha ..ve yelka vechi resulullahe zülcelali vel ikram”. Ayeti ile şu ikrami fizik bedende VECHİ RAB NEDİR? Ruhi cihet gözün görmesi, kulağın işitmesi gibi hasais sende olup VECHİ RAB’dır. Bu halin-le Allahın izni ile bu dünyada yerin bu anlamlıdır. Dünya aleminde İLLETİ GAYESİN! Sen olmasan başka alem olmaz ekmek olsa, su olsa sen olmasan neye yarardı! Buraki anlayışla İLİM, KUDRET ve KAFFEYİ ECHEZANI(bütün her şeyi)sen TAŞIRSIN. HAYATI KABİR ve HAYATI AHİRET dediklerimizde KİTABI EBRARIN CENNETTE yani İLAHİ İLLİYUNDA OLAN VÜCUDUNDUR.
Fizik bedende kazandığın senden ihtizazen(titreşim)her an yarılan hayatın karşıtı ihtizazı kuruluş yine ahiret vücudun olacağı vücudu muktesebendir. Bu vücut SENİN bir YANIN OLMAYIP yani ALEMİ MİSAL DE, SENİN bir MİSLİN olduğu ihtizazatı(haz duymak-ferahlamak)hayat hasebi ile gayrın dahi değildir. Dünyaya gelmekten maksatda budur. BİTKİ ve HAYVANLARI YİYEN İNSAN, fizik bedenin RUHİ TARAFI değilde CİSMANİ tarafı olur. Bir devirki İNSANLARINDA kısmı ruhaniyesi REZONANAS TİTREŞİMLERLE İLLİYUNA(cennete) GİDER. Yani HESABA GELMEYEN OLAY meğerki ÜZERİMDE her an HESABA DAHİL OLDUĞUMUZLA HAKKA BİRLİKTELİĞE YÖNELMİŞLİĞİN ancak DÜNYA AZABI İÇİNDE OLUŞUMLADIR. ALLAHIN GELECEĞE HESAB BIRAKMADIĞI”ben serigül hesabım” buyruğu ile açıklık kazanır. İşte miraci anlayış ve KAZANCIN AHİRET VÜCUDU şu andada SENİN TAŞIYICILIĞINDADIR. Fizik ilmine göre doğada bir güçmü var muhakkak onu taşıyan ayrıca bir güç vardır. Mesela çekim gücü onu taşıyan Gravitondur, zayıf kuvveti bozan elektro magnetik gücü faton, nükleer gücü Gluonlar taşır diyen fizik üstatlarıdır. Ne güzel bu yolda teknik atom denen kurucu gücü buldu.
MİRAÇ, ALLAHLA TEVHİDİ BİRLİKTELİĞİ GERÇEKLEŞTİRECEĞİNDEN, melaike vasıf benliğimiz için buyrulan ”Melaikenin urucu müstağit olduğu gün(verruhu ileyhi), bu olay ruhi vücudumuzun üzerine verilmiş bir yön ve gündür. Melekat ziyayı bedenimiz ruhi vücudumuzun etkisinde ilahi alemden miraci yönlü nüzulü(iniş), aks edişinin anı günükü herkesin kendi istiğda-dı ile, Mürseli mağrufeden matlaba-tul esmanın atayı sıfatında zuhuru numeyan olan gündür”. Yani bu inenler içinde inebilen her şeye nisbetle maruf oluşu yani oraca tanınmış meşhur olmuş emri bilmağrufluğu ile yükselti“tağruci uruci” inişi”MELAİKE VASIF” kendi BOYUTUNDA DÜNYA MADDE BEDENİNE DÖNÜŞE BAŞLIYOR. O günki yevmi dö-nüş haline matlabatül esma yani ORACA ORANIN MADDİ MANA ŞEKLİ VÜCUDU MATLABATÜL ESMALIĞI SPERMİN SPERM OLMADANKİ HALİDİR. Ki bu matlabatül esmanın atayı sıfatı(KEF), ita(verilmiş)edilmiş bir sıfatı vücudiyete bürünmesi ile zuhuru oraca belli olan yevm gündür, oranın zamanına göre.
Buyrulur”Melek, memuru bih olduğu emre malik demektir. O emir bir hayat intaç eder bir ruha vasıl olur”. MELEK İNSANIN ERVAHİ SOYUTİ CENNETİ ALEM ORALARCA VÜCUDU demek. Bu ENERJETİK VARLIK HAK VARLIĞINDA VAR iken bir DÜNYA HAYATİYETİ VARLIĞINI ALDIĞI EMİRLE ORTAYA KOYMAK İSTER. Bu VE-RİLMİŞ BİR EMİR değildir. EMİR bir vücuttur yani RUHİ VÜCUDUN. İşte bu EMRİYETTEKİ MELEKAT VÜCUDUN (soyuti)bu KEVNİ SİSTEME GELEBİLMESİ için HAYAT DENEN FİZİK BEDENİ ve onun ALAN, MEKAN, ZAMAN DÜN-YA İHTİYAÇLARINIDA HAYATİYET KAPSAMI içinde RUHİ VÜCUDUN VARLIĞI ile VAR OLMUŞ. Bu OLUŞUM BİR RUH BİRLİKTELİĞİNE VASIL OLMAKLA ancak CANLILIK yani HAYATİYET GÖSTERMİŞ OLUR. Diğer bir anlayış ise atayı esma olan insan nelere kadir olmazki gözün görmesi, kulağın işitmesi bir teklif olayıdır. Teklif ile mükellef olan insan sırrı esrarı miracında tekalifteki vekilliği, mükellef olmakla asalete dönüş-müş ASİL OLANLA BİRLİKLİKTELİK MİRACINDIR.
Yine ARŞA YÜKSELİŞİMİZ NAMAZLA MİRACDIR. HUZUR-YAKAZA-TRANS gibi DERİNLİĞİNE DÜŞÜNCE İNSANI BAŞKA ALEMLERE GÖTÜRÜR. Ve HAKİKAT ERKANINA UYARAK KILINAN NAMAZ ve TEFEKKÜRÜ İBADET MÜMİNCE İNANIŞIN YÜKSELİŞİ İNSANIN MİRACIDIR. MİRAÇ olayının başlangıcı SUBUTİ ESİRİ ALEMDEN ARZA DOĞRU SOYUT ve SOMUT OLARAK GELMEYE BAŞLADIĞIMIZ andan itibaren MİRACI OLAYIN İÇİNDEYİZ. İşte onun için İNSANIN HUZURLU BİR HALİ OLAN NAMAZDA BU YAŞANTIYI GÖRMEK MÜMKÜNDÜR. Namaza duruşda huzura riayet olan Allah büyüktür(allahuekber)tekbirine“TEKBİRETÜL TAHRİM” denilmiştir. TAHRİM İnsanın bir anda bütün olaylardan kendisini, soyutlaması keyfiyetidir. İnsanı işgal eden maddi hadisattan temizlenmesi veya arın-ması gibi bir olaydır. İşte BU OLAYLA HUZUR BULAN KİŞİ BU İHTİŞAMIN KARŞISINDA ANCAK ALLAH BÜYÜKTÜR(allahu-ekber)diyerek NAMAZA BAŞLAR. Böyle bir trans ve huzuri duruşla iradeyi cüziyesi ortadan kalkıp külli bütünlük içinde oluşudur. Yine iradei cüziye enerjetik olaya dönüşüm yaparak”Burak”gibi bir keyfiyete dönüşür yani İRADEYİ CÜZİYE BURAK OLUR. İRADESİNİ BURAK ANLAMINA GETİREMEYENİN NAMAZI, SEHVİ SECDE İCABINA SEBEP olurki HAKİKAT MİRACI NAMAZI KILAMIYOR demektir. Namazda ayakta durmak(Kıyam)Allaha olan, kıyamen ubudiyetidir. Secde ise kıyamın en son hali olup oluşumun vuzuha(açıklık) gelmesi iledir. Bu olayda biz kabeye değil ilahi emre secde ederiz.
CAZİBE ve ÇEKİM GÜCÜ: Soyuti-sabitat, ruhi vücut alemi olan makamının manasını ve vari-datı olan(hatıra gelen,içe doğan)oranın ENERJETİK GÜÇLERİNİ ÜZERİNE ÇEKER. Fizik anatomi bede-nin manası ruhi vücut ise varidatı kevni(yaratılmış)sistemde soyut somut milki, melekütü her şeyi üzerine çeker. Mesela; Güneş’den gelen ışınları yani ziyayı vücut-ışın beden insanları üzerine çekmek te ayrıca doğada her türlü nebatat ve hayvanatıda, yiyecek, içecek, hava, gaz MADDELERİ KULLANARAK HER ŞEYİ ÜZERİNE ÇEKMEKTEDİR. İnsana secde eden yani emrine tabi olan doğa, ne mutluluk! Kim bu insan ki KAİNAT ONA HİZMETTE VE KENDİ ÇEKİCİLİĞİ İLE İNSANA GELMEKTEDİR. BAK ŞU İNSANA! ÇEKİM CAZİBE GÜCÜ MIKNATIS gibi YER KÜREYİ ÇEKER, GÜNEŞİ, AY’I kendine çekerde ÇEKERDE İNSAN BU ÇEKİMLERİ YENEREK herşeyi KENDİNE, ÜSTELİK EMRİNE TABİ OLARAK ÇEKER. Ve öyle bir çekimki SOYUTİ ALEMDEN GELEN ZİYAİYETTEKİ ENERJİ BEDEN İNSANLARIDA ÇEKER.
ÇEKİM GÜCÜ: DOĞANIN 4 SOMUT GÜÇLERİNDEN BİRİDE ÇEKİM GÜCÜDÜR. BÜTÜN KAİNATI DAĞILMADAN BİR ARADA TUTAN GÜÇTÜR. Nükleer enerji, atom gücüne göre doğada en zayıf güç çekim olduduğuna göre bu uzak alan mesafe ve zaman kapsamlı maddi olay yapıları bir arada tutan gücün ahengine bir bak! Parçacık atom altı fiziği”kuantum”belirliliği ile kuantum yani parçacıkların hem dalga hemde parçacık ”madde”özelliği olduğu halde çekimin sadece dalga vasfı ile bilindiği bir keyfiyettir. O zaman çekimde madde ve kütle düşünülmüyor. İşte bu çekim sistemleri galaksileri dünya ve güneşi karşılıklı dengede ki”edvari”(devirler, zamanlar)derinlikle birbirine yapıştırmadan ve iki atomu üst üste bir arada itip çekerek molekül teşkiline sebep hep bu çekim gücüdür. Demekki ÇEKİM OLMASA MELEKÜL YAPISI TEŞEK-KÜL ETMEYECEK. Fiziki anlayış, ÇEKİM KUVVETİ BİR NEVİ KIYAMET ALAMETİ gibi EVRENİDE içine ÇÖKERTİP BİR KARADELİK”MEVAİKİ NUCUM”OLAYINI YAPMASIDA GEREĞİDİR.
Kabaca BİR PARÇACIĞI başka BİR EVRENE FIRLATAN ÇEKİMCİ DALGALARIN MARİ-FETİ İNSANIDA SOYUTİ ALEMDEN yani BAHRİ MESCURİ(evrenler fidanlığı her şeyin yaratıldığı yer)TECELLİĞİ EF’AL(görünme, bilinme, kader)olan ALEMDEN YER KÜREYE ÇEKMESİ BAŞKA BİR ALEME FIRLATMASI gibide DÜŞÜNÜNÜLÜR. HER CİSİM BİR İÇ MERKEZİ ÇEKİM OLAYINI TAŞIRKİ ÇEKİME“merkezcil kuvvet”denir. Şayet IŞIK HIZINDA Kİ BİR CİSMİ ÇEKİM ETKİLEMEYECEĞİNDEN CİSİM ENERJİYE DÖNÜŞÜP MADDESİ DAĞILDIĞIDA bilinir. İNSAN BİR KENDİNE BAKSA DÜNYANIN MERKEZİNE! ÇEKİMCİ BİR DALGA yani ÇEKİM DALGASI ile KARŞILIKLI ALIŞ VERİŞTEDİR. ÇEKİMCİ DALGA-LAR esasta CİSİMLE HİÇ BİRLEŞMEDEN yani ETKİLEŞMEDEN veya CİSMİ HİÇ RAHATSIZ ETMEDEN O CİSİMDEN SAYDAM olarak GEÇİP GİDERKEN vazifelerinide GÖRÜNMEZ GÜÇ İLAHİ MUHAMMEDİ İNSAN ÖZELLİĞİ içinde YAPARLAR. Sanki YARATICILIK VAZİFESİ ÜSTLENMİŞ ESİRİ BİR GÜÇ. Hatta esasta ESİR gibi, BAHRİ MESCUR gibi DAVRANIŞ GİZEMCİLİĞİ İÇİNDEDİR.
BİR CİSMİN GÖRÜNÜMÜNDE veya BÜNYESİNDEKİ ATOMİK TİTREŞİMLERİN ÇIKAR-DIĞI SESLERE İNSANIN VAKIF OLMASI, O CİSİMDE HAYAT VARDIR gibi DÜŞÜNÜLÜR. Bu cisme TESİR EDEN ayrıca BİR GÜÇ VARDIR. Bu RUHANİ VÜCUT TARAFIDIRKİ GÖZÜKMEZ! Demekki hayatiyet cisimdeki fizyolojik yapı içindeki atomik bünye rezonans ve siprinleri, kendi orbit değerleriyle hayatiyetidir. Bunu muhafaza ve devam ettirmeside cisme etken olan soyut değer anti güçlerin yani RUHANİ KEYFİYETİN o cismi TASARRUFU AL-TINDA bulundurup bütün KUANTİK CÜZİ FERTLERİ ARA BOŞLUKLARINA İSTİLA ETMESİDİR. Hayvanat ve nebatat bu oluşum dengesi içindedir. CİSİMDEKİ RUHANİ OLUŞUM ise CİSMİN DİĞER DENGE-SİDİR ki BİZ BUNU bu GÖZLE, bu ALGILARIMIZ ile HİSSEDEMEYİZ. Çünkü BU SOYUT RUHANİ KEYFİYET SOYUT MADDE LATİF ve ZULMANİDİR. Yani RUHİ DEĞERLER MELEKAT LATİF SOYUT ANTİ DEĞER eksi BOYUT DA ve GÖRÜNMEZ ZULMANİ ESASTA TASARRUFCULARDIR. Bunlar başka bir vasıta ile görülebilirki cisimdeki hararet ve soğukluk ve kuvveyi cazibe(çekim gücü),itme gibi gücün bir nevi ruh değerleridir. Bu da 2’ye ayrılır. Tabiisi cisimlerdeki hassalardır ki başlıcası çekim gücüdür. Bu güce görünmezliği ile TASARRUFÇU GÜÇ, RUHU CİSMANİ diyoruz. Ek olarak bölünmezliği ile ecza ve ecsam(cisimler)oda sensin. İnsanın babaya gelmedenki enerjetik ruh tarafı cismani bölünmezliği ile(atomu böldün) tasar-rufcu kurgulayıcı keyfiyetin ilahi vasfındır. Arzın çekim gücü denen keyfiyet ruhu vücut insanla kaim ise KAİNATIN İNSANDAN ZUHUR ETTİĞİ KAİNATIN HİZMETİNİN İNSANA GELDİĞİNDEN ANLAŞILIR.
SIR: İnsandan kainat zuhur etmişse filmi ters oynat. O halde İNSANDAN KAİNATA, KAİNATTAN İNSANA ZAMANLAMALAR, ZAMANI TERS ÇALIŞTIRMALAR BU İŞLERE ÇÖZÜM GETİRİR, biraz süper fizik bilene.
”Velmürselatı urfen”ayeti hükmü gücü ile gönderilen(mürsellik, peygamberlik)bir çekimle ziyayı vücut insandır.(çekim, çeken gücü ile insandır)Ziyayı insan ne güzel ki semayı(uzay zaman)genişletmedeki çekimini de çekimin genişletmesi veya itmesi kabul ederiz. Biliyoruzki çekim sadece çeker. Zariyat 47.(biz onu kuvvetle bina ettik ,muhakkakki biz büyük kudrete sahibiz)yani biz”Vüs’a” SEMAYI KURDUK ve KUDRETİMİZLE BİZ ONU GENİŞLETİYORUZ. Nasıl oluyorda bir güç soyut madde oluyor? İlmen bakıyoruzki TAŞ, TOPRAK, DAĞ, TEPE gibi GÖRDÜĞÜMÜZ şu YERKÜREMİZ BİR CAZİBE ÇEKİM GÜCÜ veya “KUVVEYİ DAFİA”yani İTME GÜCÜ CİSİMLERİ BİR ARADA YAPIŞKAN ZAMK gibi KUVVEYİ ARZİYYE MAGNETİZME yani MAGNETİK GÜÇ SESSİZLİĞİ İCRASI İÇİNDEDİR.
SIR: TOPRAK denen YERKÜRE BU İŞİ ve DAHA NELERİ YAPARDA YA İNSAN? HER ŞEY İNSANDAN MEYDANA GELMİŞTİR. Yeşil bitki örtüsü yağmuru üzerine çeker. Yeşil örtüyü bir kaldır Karadenize bir damla yağmur düşmez. Bu yeşilin çekiciliğinde yine ziyaiyetinde sen olduğun için. Bu işler”YA HEP YA HİÇ” anlamlı bir KOORDİNE ile YÜRÜR.
Bütün İCRACI GÜÇLER HEPSİ BİR ARADA ve AYNI ANDA İŞ BAŞINDA. Ya HEP ya HİÇ OLMAYI bile GÖZE ALMIŞ HEP BÜTÜNLÜĞÜNDE YAŞANTIYI HAYATI KURGULAMAK-TALAR. Misal; Bir ağaçtan elma düşüyor. Meşhur fi-zikçi Newton buna”çekim gücü vardır” demiş ve yer çekim gücünü böylece bulmuş derler. Biz ise deriz ki”Yer çekimi bir çeken güçtür. Güneşden gelen hayat varideleri dalda elma olacak elmayı insan yiye-cek ve elma insan olacak. Aslında GELEN ZİYAİYETLER ZİYAYI VÜCUT(ışın vucut)İNSANLARDIR. Ki ELMA İNSAN OLMAKTA. İşte bu ÇEKİM GÜCÜ OLMASA idi DALDA ELMA OLMAZDI. GÜNEŞ’den GELEN VARİDEYİ ŞU’UNATLAR(ışın zatlar)ÇEKİM GÜCÜ OLMASAYDI, FEZANIN DERİNLİKLERİ-NE KAÇARLARDI. Bu çekim bizce esas olan elmanın dalda tutunmasına sebeb teşkildir. Soyut fotantik kuantik varideleri güneşden gelirken ağaç da tutundurup elma haline gelmesine sebep çekimdir. BİZ‘deki ELMAYA olan İHTİYAÇ BİZDEKİ LEZZET ÇEKİMİDE ELMANIN BİZDE BİZ OLMASI CAZİBESİ İLEDİR. Çekimin cinslerini bilirsen hep üzerindedir. DALDAN DÜŞEN ELMA OLGUN BİR ELMANIN YER ÇEKİMİ ile DÜŞMESİ ESASTA OLGUN ELMANIN artık K GÜNEŞDEN GELEN FOTANTİK GÜÇLERİ İÇİNE ALAMAMASI EN DOĞRUSU GÜNEŞLE ALAKAYI KESMESİ ELMANIN YERE DÜŞMESİ BİR NEVİ ÖLÜMÜ MEVT’İYETİDİR. Bu ÖLÜ VASIFTAKİ ELMADAN DİRİLİK SİZ ELMAYI YEMEKLE ÖLÜDEN DİRİ VÜCUT KAZANACAĞIMIZDIR.
SIR: DOĞAYI İDARE EDEN 4 KUVVETTEN olan ÇEKİM GÜCÜ. Bu YARATICI GÜÇLERİN 3’ü ATOMUN İÇİNDE OLUP PARÇACIK DURUMUNDADIRLAR. ENERJİ PAKETLERİ gibidirler. Bazı hallerde DALGAYA DÖNÜŞÜM YAPARLAR . ÇEKİM ise ATOMUN HARİCİN DE olup BU GÜCÜN PARÇACIK DURUMU henüz KEŞFEDİLMEMİŞ OLUP HEP DALGA DURUMUNDADIR. Esasta ise BU ÇEKİM GÜCÜNÜN MAYASINDA ZİYAYI VÜCUT İNSAN MELEKÜTİ MADDESİ VARDIR, GELECEK BUNUDA BULACAKTIR.
KAF fırtınalarına bir bak nasıl magnetiktir. Harf simgesinde bozonlarıda teşkil eden yaratıcı güç birliği üzerimizde(hayat, ilim…)hepsi parçacık güç soyuti yapı kainat kurucusu insan“kulhü vallahi ahad” daki birliğin temsilcisi KAF Bozonlar. Virtüel zimmi soyut ve madde yapı taşı Ferminonları meydana getiriyorsa işte bu alemi KAF ise nuri Muhammedi insandan ziyayı vücut olarak meydana getirmiş olan Bozon ve Fermonları şu hakkın sırrı insana. BAK ŞU İNSANIN ÇEKİM CAZİBE GÜCÜNE MIKNATISgibi! Yerkü- reyi ÇEKER, Güneşi, Ayı KENDİNE ÇEKERDE, İNSAN BU ÇEKİMLERİ YENEREK herşeyi KENDİNE ÜSTELİK EMRİNE TABİ olarak ÇEKER. Ve ÖYLE BİR ÇEKİMKİ SOYUTİ ALEMDEN GELEN ZİYAİYETTE Kİ ENERJİ BEDEN İNSANLARIDA ÇEKER. Şu toprak bedenimizi bu durumda idare ediyor ama olayın failini göremiyoruz. İşte bunlar YARATICI GÜÇLERDİR ve KAİNATI BU GÜÇLER İDARE EDER. Mesela; Yer çekimi gücü olmasa dünya da kalamazdık. Bilemediğimiz güç bizi bu dünya üzerinde tutuyor. Öyle AHENKLİ BİR GÜÇKİ HAREKET KABİLİYETİMİZ VAR ama DÜNYA DAN AYRILMAMIZI ENGELLİYOR. Yalnız BU GÜCE KARŞI BİR GÜÇLE ONU YENİP DÜNYADAN AYRILABİLİYORUZ. Ayrıca güçleri taşıyan güçlerde olduğunu biliyoruz. Ayrıca cisimlerin kendine özgü, mekan, zaman, ağırlık, hacim gibi boyutları ayrıca yaşantı alemide vardır. Birde eksi boyut, SOYUTİ MELEKÜTİ DÜŞÜNCE denen insan üzerindeki fikri varlığında mana olarak bir yaşantı alemi vardır Ayrıca yine eksi değerlerle düşüncelerinde hacmi, eni, boyu, derinliği vardır. A
Ama vücudumuzla birlikte olduğu halde -değer meleküti yapı olduğundan gözle görülür elle tutulur hali yoktur ancak his yolu ile bilinir. Cisimler 2 etken altında dönmelerini sağlar?
1-Çekim gücü, 2-Merkez kez kaç itme gücüdür.
Sistemimize bakıldığında her şey hem kendi etrafında veya tabi olduğu bir cismin etrafında dönmektedir. Tabiki çekim ile olay her yerde mikro veya makro sistemlerde aynıdır. Misal; Altı delik bir kaba su doldurduğumuzda merkezi çekim ve basınç etkisi suyun anaforlar yaparak döndüğünü görmüşüzdür. Demekki çekim olayı cisimleri bir kara deliğe sürüklerken kendi mih-verinde döndürdüğüdür. Tekvir Suresinde cisimlerin dönülerini soyut somut görmekliğimiz bir kaidenin neticesidir. Arzın merkezindeki mağma ile arza dudak olan arz kabuğu arasındaki karışım ve oluşumların ARZA GİREN su, hava ve diğer şeylerle BERABER GÖRÜNMEYEN ENERJETİK IŞINLARINDA ARZA HULULİ ve DAHİ SİRKİLASYONUNUN DEVAMI olan. Bu GİRENLERİN YAPACAĞI VAZİFE BİTTİKTEN SONRA TARDİYE gibi BİR KISMINI YİNE DOĞANIN İŞİNE YARAYACAK ŞEKİLDE REDDETMESİDİR. İşte bu FİİLİN ASARIDIR ki KABUK ARZIN NİSBETEN HAFİF olan YERLERİNDEN bazen ANİ HAREKETLER HUSULE GELEREK FIŞKIRMA ve YANARDAĞLAR PEYDA OLUR. Bazen bu ANİ HAREKETLER YER ALTINDA OLUP ARZDA TEZELZÜLATA SEBEP OLUR. Yani bu ÇEKİM ve İTME GÜÇLERİ-NİN ZELZELEYİ MEYDANA GETİRDİĞİ gibi AYRICADA ARZIN İNCE BİR KABUĞUNDAN FIŞKIRAN, YANARDAĞLARIN TEŞKİLİNE SEBEPDE OLUŞUDUR. YANARDAĞLARIN FIŞKIRMASINA ARZ BİR NEFES ALDI diyede DÜŞÜNÜLÜR. CAZİBEYİ ÇEKİM GÜCÜ ile oluşur

Yazan:M.Eski
Derleyen:S......

Hiç yorum yok: